Şehzade Mustafa Kimdir ? Nasıl Öldü ? Hain Miydi ? Mersiyesi

Şehzade Mustafa Kimdir ?

Şehzade Mustafa , Kanuni Sultan Süleyman ile eşi Mahidevran’ın oğludur. Kanuni Sultan Süleyman Manisa Sancağı Valisi iken yani veliaht iken 1515 yılında doğmuştur. 1.Süleyman’ın yedinci oğlu ve Mahidevran’ın ikinci oğlu olmuştur.

1520 yılında dedesi olan Yavuz Sultan Selim’in vefatı üzerine babası ile birlikte İstanbul’a gelmiştir. Kanuni Sultan Süleyman padişah olmasından bir yıl sonra Hürrem Sultan’dan olma Şehzade Mehmet doğmuştur. Bu dönemlerde Hürrem Sultan ile Mahidevran Sultan arasında çekişmeler başlamıştır. Çünkü Hürrem Sultan çocuklarından birisinin padişah olmasını istemiştir.

Şehzadelik Dönemi

1534-1541 yılları arasında Manisa Sancağına yani Saruhan Sancağına gönderilmiştir. Manisa Sancağı genellikle padişah olması beklenen Şehzadelerin gönderildiği sancak olmuştur. Manisa Sancağına gönderilen Şehzadeler veliaht olmuştur.

Şehzade Mustafa’nın ve Mahidevran Sultan’ın en büyük destekçisi dönemin sadrazamı olan Pargalı İbrahim Paşa olmuştur. Pargalı İbrahim Paşa padişah olması için Şehzade Mustafa’yı desteklemiştir. Fakat gittikçe yükselen ve kendisini devletten üstün gören Pargalı İbrahim 1536 yılında boğularak öldürülmüştür. Pargalının ölümünden sonra Hürrem Sultan güç kazanmıştır. Ayrıca 1539 yılında Hürrem’in kızı olan Mihrimah Sultan ile Diyarbakır valisi olan Rüstem Paşa evlenmiştir. Böylelikle Hürrem’in gücü daha da artmıştır.

1541 yılında Hürrem Sultan’ında etkisi ile Şehzade Mustafa Manisa Sancağından alınmış yerine Hürrem Sultan’ın oğlu olan Şehzade Mehmet getirilmiştir. Manisa Sancağında Mustafa askerler ve halk tarafından çok sevilmiştir. Bu yüzden halk ve askerler bu olaya tepki göstermişlerdir. Kanuni Sultan Süleyman ise tepkiler karşısında Mustafa’nın Amasya Sancağına gönderildiğini ve veliaht olduğunu açıklamıştır.

Sancaklara gönderilen şehzadelerin yanında anneleri de gittikleri yerlere gönderilmiştir. Fakat Hürrem Sultan oğlu Manisa Sancağına gönderildiğinde yanında gitmemiş ve İstanbul’da kalmıştır. Şehzade Mehmet ise hastalığı nedeni ile Manisa Sancağına gittikten 2 yıl sonra vefat etmiştir.

ŞMehmet’in ölümünde sonra yerine yani Saruhan Sancağına 1543 yılında Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan’ın oğlu olan Şehzade Selim getirilmiştir. Şehzade Mustafa ise 1549 yılında Konya Sancağına atanmıştır.

Mustafa ile Hürrem Sultan’ın çocukları arasında taht yarışı başlamıştır. Şehzade Mehmet’in de ölümünden sonra tahtın bir numaralı adayı Şehzade Mehmet olmuştur. Hürrem Sultan Şehzade Mehmet’in padişah olmasından korktuğu için Damat Rüstem Paşa ile komplolar kurmuştur. Damat Rüstem Paşa , Hürrem Sultan’ın emirlerini yerine getirmiştir.

Şehzade Mustafa Hain Miydi ?

Rüstem Paşa Şehzade Mustafa’nın mührünü kopyalamış ve Şehzade Mustafa’nın ağzından Safevi Şahı’na mektup yazmıştır. Safevi Şahının mektuplarını ise Kanuni Sultan Süleyman’a sunmuştur. Kanuni Sultan Süleyman ise mektupları okuduğunda oğlunun kendisine karşı bir isyan başlatacağını ve tahtını elinden alacağını düşünmüştür. Fakat başlangıçta Kanuni bunlara inanmamıştır.

Bazı devlet adamları ise Mustafa’yı kandırarak ;

”Hünkarımız tahtı size bırakacak lakin Rüstem Paşa buna engel oluyor. Siz en iyisi sakal bırakın ve tuğ dikin ki babanız niyetinizin olduğu anlasın ve tahtı size bıraksın”

şeklinde sözler söylemiştir. Mustafa ise devlet adamlarının sözlerine inanmış ve dediklerini yapmıştır. Sakal bırakmış ve tuğ dikmiştir. Sakal bırakmak padişah olma alametidir. Bu yüzden Şehzadelerin sakal bırakmaları yasaktır. Aynı zamanda tuğ dikmekte padişah alametidir. Bu ikisini yapan Şehzadeler tahta göz diktiğini açıkça belli etmiş olurlardı.

Bu durumu öğrenen Kanuni Sultan Süleyman ise din alimlerinden ne yapması gerektiği sormuştur. Şeriata göre Şehzade Mustafa’nın katledilmesi münasip görülmüştür.

https://www.youtube.com/watch?v=5R9ukYhhpE0

Şehzade Mustafa’nın Ölümü

Damat Rüstem Paşa önderliğinde çıkılan İran Seferi’nde ordu Aksaray’da durdu. Kanuni Sultan Süleyman yaşlılığı nedeni ile sefere çıkamamıştı. Yeniçeriler ise ordunun başında ve padişah olarak Şehzade Mustafa’yı istediler. Bu durum karşısında Rüstem Paşa , sipahi ağası olan Şemsi Efendi’yi İstanbul’a gönderdi. Şemsi Efendi , Kanuni’ye ordunun başında seferi çıkmasını arz etti.

Bu durum karşısında Kanuni , Rüstem Paşa’yı geri çağırdı ve İran Seferi’ne ordunun başında kendisi çıktı. Konya’ya gelen orduyu Şehzade Mustafa karşıladı. Ertesi gün devlet erkanı Şehzade Mustafa’nın elini gülerek öptüler.

Şehzade Mustafa babasının elini öpmek için ve yanlış anlaşılmaları konuşmak için çadırına geldi. Şehzade Mustafa babasının çadırına girdiğinde orada 7 tane dilsiz cellat onu bekliyordu. Mustafa cellatların elinden kurtulmayı ilk başlarda başarmıştır. Fakat dönemin güçlü güreşçilerinden olan Zal Mahmut Ağa Mustafa yetişerek üstüne atlamış ve boğmuştur.

Bazı rivayetlere göre Kanuni Sultan Süleyman’ın da çadırda olduğu söylenmektedir. Bir perdenin arkasında oğlu ile konuştuğu söylenmektedir. Şehzade Mustafa tüm masumiyetini göstermek için beyaz elbiseler ile çadıra girmiştir. Öldükten sonra cebinde ise çadıra gitmemesi gerektiğini , orada babası tarafından öldürüleceğini yazan bir mektup bulunmuştur.

Şehzade Mustafa’nın ölüm haberini duyan yeniçeriler ve halk çok büyük tepkiler gösterdi. Rüstem Paşa’nın çadırı bastılar fakat orada bulamadılar. Daha sonra Rüstem Paşa sadrazamlıktan azledildi. Yeniçeriler Rüstem Paşa’yı öldürmek isteseler de Kanuni’nin ve Selim’in askeri tarafından engellenmiştir. Rüstem Paşa gizlice İstanbul’a dönmüştür.

Şehzade Cihangir ise bu olaylar karşında çok üzülmüştür. Çünkü abisine çok düşkündü. İran Seferi sırasında Şehzade Cihangir hastalıktan vefat etti.

Askerler arasında ”Şehzade Mustafa öldüyse oğlu var. Tahta o geçer” söylentileri dolaşmaktaydı. Bu söylentileri duyan Kanuni Sultan Süleyman 7 yaşında olan torununu boğdurarak öldürdü.

şehzade mustafa

Muhteşem Yüzyıl dizisinde Şehzade Mustafa’yı Mehmet Günsur canlandırmıştır.

Şehzade Mustafa Mersiyesi

Mersiye ölen kişilerin arkasından duyulan ağıttır. Taşlıcalı Yahya Bey , Şehzade Mustafa için bir mersiye yazmıştır. Mersiyenin bazı kıtaları şu şekildedir ( Türkçe ) ;

Eyvahlar olsun! Bu cihanın bir yanı yıkıldı; [zira] ölüm eşkıyaları Şehzade Mustafa’yı yok ettiler.

Yüzünün güneşi battı, divanı dağıldı. Osmanlı sultanını hile ile günaha soktular.O savaş meydanlarının yiğidini adı geçtikçe çekiştirirlerdi. Felek zamanın padişahını o [iftiracılardan] yana döndürdü.

Yalancının kuru iftirası ve gizli kini gözyaşımızı akıttı, ayrılık ateşini yaktı.O cani gibi cinayet işlemedi; [fakat kendi] canı, bela selinde boğuldu, erkânı dağıldı.

Keşke gözüm bu olup biteni görmeseydi? Yazıklar olsun! Gözüm bu “rây”ı [=hükmü, muameleyi] ona layık görmedi.

Nurdan bir minare gibi ak giysilerle donandı; gönlü şevk ile gündüz gibi [aydınlık]idi.Çiçek açmış bir ağaç gibi halka göründü; kulları bir gelincik tarlası gibi önünde yürüyorlardı

Cihan Sultanı kızgınlığından ateşe dönmüş hâlde duruyordu; otağının çadırları karlı dağlara benziyordu.Bedenlerle süslenmiş beyaz bir hisara benziyordu. Yerinde duramayan güneş gibi el öpmeye yürüdü.

O ay parçası tutuldu; dönüp gelmeyince [bu durumu] görenler ilkbahar bulutu gibi ağladılar.

Bu dünya çadırı iki başlı bir ejderhadır. Onun ağzına düşen elbette görünmez olur.O olgun dolunay [gibi kemâle ermiş şehzade], o ilimler denizinin aşinası yok olup gitti; onu uğursuz talih telef etti.

Yıldızlar dövünüp tamamen [şehzadenin] hasreti yarasıyla kaldı. Anadolu, onun ayrılık akşamında yandı, yaşla doldu.
Gam Karaman’a hücum etti kara[lar] giydirdi. O ayı ustaca hilelerle yok ettiler.

Zehirli yılan [gibi kement] boynuna hale gibi dolandı; o merhum [şehzade], Allah’ın takdiri ne ise razı oldu.

Şuçu belirsiz, günahı malum değil. Ne kutlu bir şehit ve ne büyük zulme uğramış bir şah

O ay [gibi parlak şehzade] yüzünü toprağa koydu, aslına döndü. Mutlulukla çabucak Allah’ın huzuruna gitti.

Zamanın Zal’i [şehzadenin] arkasına yere getirdi, vücuduna Rüstem’in zulmü ile zarar geldi.Gözyaşı yıldızları döküldü, feryat çoğaldı; onun ölüm saati kıyamet gününü andırdı

Kâinat feryat, figan ve inilti ile doldu. Genç, ihtiyar [herkes] akar su gibi durmadan ağlamakta.

Ey saadet tahtında [oturup duran] cihan padişahı! Dökülen gözyaşları vücut ülkesine akın salıp aktılar.

O insanların canı [gibi sevdiği şehzade] toprak ile bir oldu. Fitne çıkaran şeytanın diri kalması reva mıdır?

Padişahımızın soyunu tahkir ettiler. Âhımızı sabah rüzgârı gibi yerde bırakma.

Kılıç gibi eğri birkaç fesatçı, birkaç sahte mektubu [şehzadeyi] öldürmeye ok gibi kullandılar.Ezelde az veya çok olarak takdir edilen [her şey başa] gelir. Binlerce kayserin ömür geceleri kısa oldu.

İnstagram adresimiz için buraya tıklayabilirsiniz. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir